Amasra Mutlu Son Masaj Hizmetleri Esra

Amasra Mutlu Son Masaj

Amasra Mutlu Son Masaj Çocuklar anne rahminde birden ortaya çıkıyor gibiydi. Daha da anlaşılmaz ve belki de ürkütücü olanı, kadının bedeninden düzenli aralıklarla akan kandı. Kan bizzat hayattı, kaybedilmesi tehlikeli olan büyülü bir şeydi; ne var ki, kadınlar yara bere olmadığı halde günlerce oluk oluk kanıyordu ve hiç kimse bunun nedenini bilmiyordu. Tek bir husus aşikardı ki, âdet kanı sadece kadından ve kadında da insan yaşamının başladığı yerden geliyordu. İlk cinsel yasaklar, âdet dönemlerinde kadınlarla cinsel ilişki kurmaya karşı Paleolitik tabular şeklinde tezahür etmiş olabilir pekala.

(Reglin “pis” farz edilen doğasına dayanan bu kurallar pek çok kültürde hâlâ mevcut.) Öte yandan, bu yasaklar hijyenden çok daha derin esaslara dayanıyor olabilirdi; belki de âdet kanının birden akması, erkeklere, üstün fiziksel güçlerine rağmen kendi başlarına insan yaşamını meydana getiremediklerini hatırlatıyordu. Kadınlar hamile olmadıkları veya emzirmedikleri zaman kanadıklarından, âdet kanı, dişinin utancının veya kısırlığın bir işareti olarak görülüyordu belki de. Kadınların âdet görürken ilişkiyi reddetmesi, büyük ihtimalle bir tedbir niteliğindeydi ve erkeklerin bilinmeyenle karşılaştıklarında hissettikleri korkutucu ilahi varlığı yatıştırmanın bir yoluydu.

Amasra Mutlu Son Masaj

Amasra Mutlu Son Masaj İlkel toplumlar ayın belirli zamanlarında seksi yasaklayarak, seks ve üreme kaosuna bir düzen getirebildiler. Zaman geçtikçe erkeklerin kadın korkusu, düpedüz düşmanlığa dönüştü ve âdet gören kadına hem tehlikeli hem de pis gözüyle bakılmaya başlandı. Bu inanç sonraki asırlarda değişik toplumlarda daha da güçlendi. Eski Hindulara göre âdet görmek, sıfır toplamlı bir oyundu: Muayyen zamanlarında kadınlarla cinsel ilişkiye girmenin erkeklerin “gücünü, takatini ve diriliğini” azalttığı düşünülürken, âdet gören kadınlarla cinsel ilişkiye girmekten sakınmanın erkeğin bilgeliğini ve canlılığını artırdığına inanılıyordu.

Babil’de bir kadının özel günlerinde dokunduğu her şeyin -ister eşya ister insan olsun- kirlendiğine inanılıyordu ve Asurlularda “âdet” sözcüğü “yaklaşılamaz” sözcüğüyle eşanlamlıydı. [8] Hiçbir toplum, âdet korkusunu İbraniler kadar takıntı haline getirmedi. Âdet döneminde kadınların ve onların dokunduğu şeylerin temiz olmadığını buyuran Tevrat, bu kirliliği, “âdet gören kadınların dokundukları erkeklerin dokundukları şeyleri” de içerecek şekilde genişletti. Sözgelimi eğer bir adam, âdet dönemindeki bir kadınla “yatar” ve sonra başka bir yatakta uyursa, bu yatak kirlenir.